İş Hayatını Sıkıcı Sananlar İçin Eğlenceli Öyküler Kitabı: GÜLişKEN
Hayata; emekleme, konuşma ve yürüme evrelerinden sonra ciddi anlamda başlama serüvenimiz okul kapısından girmemizle başlıyor. Okula başlamayla biten sorumsuzluk özgürlüğü nispeten bizi hayatla ilk kez yüz yüze bırakıyor. Bu saatten sonra annemiz ve babamız yanımızda olmadan sorunları kendi başımıza çözmemiz gerekiyor. Ve bu maceranın asla bitmeyeceğini, sorumlulukların boynumuza asılan bir çan olduğunu o an anlamasak da sonraki yıllarda ciddi manada belki acı tecrübelerle anlıyoruz. Bazen büyümenin verdiği hazla bundan hoşnut olsak da her büyüme evresinin daha büyük sorumluluk getirdiğini gördükçe daha da karamsar olmuyor değiliz. Bütün bunlar iş hayatımızı zaman zaman sıkıcı kılsa da aslında iş hayatının da kendi özgü bir dünyası, albenisi ve cazibesi olduğunu söyleyebiliriz. “Burada temel mesele işini sevmekle başlıyor” klişesine her ne kadar sığınmak istemesek de gerçek ne yazık ki böyle. Bu klişenin diğer bütün klişelerden daha doğru olduğunu canı gönülden söyleyebiliriz.
Sevilmeyen işler kadar sevilen işlerin de yeterince sıkıcı olduğunu söyleyebiliriz. Yani dışarıdan bakıldığında iş hayatının sıkıcı olduğu söylentileri epey fazladır. Ancak Alper Almelek Gülişken adlı kitabında bunun aslında böyle olmadığını anlatıyor. İş hayatının da eğlenceli yönlerinin olduğundan bahsediyor. Beş farklı öyküyle karşımıza çıkan Almelek, keyifli anlatımıyla iş hayatının eğlenceli dünyasının içine davet ediyor bizi. İşe alım prosedüründeki dalgalı yapıdan, çalışanlarıyla sorunlar yaşayan patronun yaşadığı akıl almaz olaylardan, bir insanın iş hayatında yaşadığı stresli ama bir o kadar eğlenceli anlardan, zamanı iyi değerlendirmeye çalışan ve zamanla yarışan insanlardan ve iş hayatını İstanbul’da geçirenlerin trafikte yaşadığı sorunlara kadar birçok konu Alper Almelek’in Gülişken kitabında kendine yer buluyor. İş hayatınız sıkıcıysa veya iş hayatıyla ilgili yeni bakış açıları kazanmak isterseniz Gülişken kitabına göz atabilirsiniz.
