Merhaba sevgili Potink okurları. Değerli yazarımız Sibel Buğday’cıyla Muazzam Şeyler kitabı ve pek çok farklı konu üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Keyifli okumalar dileriz.
1. Merhaba Sibel Hanım. Öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz?
Merhaba, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü’nü bitirdim. Ancak çok istediğim sinema ve belgesel alanları yerine, yine kendi isteğimle gazeteciliğe başladım. Medya kuruluşlarının çeşitli dergilerinde çalıştım. Yazmayı ve kültür sanat alanındaki kişilerle röportajları severek yaptım ama öyle bir noktaya geldim ki hayatımda, seyahat etme isteğimi derinden hissettim. Süreç içerisinde hazırlansam da bir anda kendimi Latin Amerika ülkelerinden Ekvator, Peru ve Bolivya’da buldum. Bu ülkelerde bir yıl süren bir seyahat gerçekleştirdim. Bu aynı zamanda içsel bir yolculuktu; kendime ve hayata dair öğrendiğim çok şey oldu. Ülkeme dönünce ilk kitabım “Sakin Ol! Her Şey Mümkün”ü yazdım. Ardından ikinci kitabım “Kahire Kzıldeniz Bir Bisiklet Yolculuğu” geldi. Şu anda kişisel gelişim eğitmenliği yapıyorum ve “Sıfırlanmak” adını verdiğim kendi sistemimle oluşturduğum birebir eğitimlerimi veriyorum. Düşüncelerle iyileşmek, anda olabilmek ve özellikle de içinde yaşadığımız dünyada kaygılardan sıyrılabilmek ile kendini sevmek benim temel konularımın başında geliyor.
2. Kahire-deniz bir bisiklet yolculuğu serüveninizden bahsedebilir misiniz? Yolculuğunuzu yapmanızda en büyük etken neydi, kitabı yazma süreciniz ne kadar sürdü?
Bu serüvenim aslında bir iş yolculuğuydu. Atlas dergisi için profesyonel bisikletçi arkadaşım Hüseyin Ürkmez’le birlikte bir bisiklet keşif gezisi gerçekleştirdiğimde, böyle bir kitap yazacağımı bilmiyordum. Öncelikle Msır’daki bu yolculuğumla ilgili kapsamlı bir seyahat yazısı yazdım. Bir süre geçtiğinde elimde o kadar çok not kalmıştı ki bunu bir kitaba dönüştürmeye karar verdim. Bu arada antik Mısır tarihine ve şiirlerine de elimden geldiğince eğilerek, gezdiğimiz yerlerle ilgili bazı bilgilere de yer verdim. Yaklaşık olarak dört yıllık bir yazma sürecinin ardından kitabımı bitirebildim.
3. “Sakin ol her şey mümkün” kitabınız da oldukça dikkat çekmiş. Bu zamana kadar yazmış olduğunuz kitaplarınızı bir seri olarak tanımlayabilir miyiz, yoksa hepsinin ayrı birer hikâyesi mi var?
İlk iki kitabım seyahat kitapları ama ikisinin tarzları birbirinden çok farklı. Farklı yapıda iki seyahat ve farklı öykü örgüsü olan iki ayrı kitap. Evet kitaplarımın hepsinin ayrı hikâyesi var diyebilirim.
4. Yazar olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız? Ne tür kitaplar yazmayı ve okumayı seviyorsunuz? Genel olarak sizi yazmaya iten şeyler nedir?
Aslında ilk gençlik yıllarımda senaryo yazmak benim en çok istediğim şeydi. Sinema benim hayalimdi. Ancak yukarıda dediğim gibi kendimi dergi mecrasında buldum ve severek devam ettim. Bu yıllarda küçük hikâyeler üzerine yoğunlaşmıştım. Kendimi yazmaya bıraktığımda iki seyahat kitabım aktı çıktı kalemimden. Hayata dair gözlemlerimi yazmayı ve gezi notlarımı hayata farklı bakış açılarından bakarak yeniden oluşturmayı sevdiğimi gördüm. Özellikle seyahat ederken bir şeye baktığımda ardındaki katman katman hikâyelerini hissedebiliyor, oradan birçok düşünce ve notla birlikte dönüyordum. Sonra bunları kendi içerisinde bir hikâye örgüsüyle birlikte seyahat yazıları olarak kaleme aldım. Klasik romanları, felsefe kitaplarını, şiirleri, denemeleri ve sanat kitaplarını yoğun okuduğum, incelediğim dönemlerim oldu. Bir de eski dönemlerde yaşamış bilginlerin ya da sanatçıların biyografilerini okumayı çok severim.
Müzik terapi üzerine yoğunlaşmış rahmetli hocam Oruç Güvenç’in uluslararası sema buluşmalarına katıldım. Tasavvufla ilgilendikçe içimde İlahiyat ve tasavvufla ilgili müthiş bir öğrenme ateşi oluştu. İlahiyat Fakültesi’ne gitmeyi istedim ama o sırada bu treni kaçırdım açıkçası. Ben de ne yapabilirim diyerek, Üsküdar Üniversitesi’nde Muhyiddin İbn Arabi’nin “Fususu’l Hikem” Eser Okumaları Eğitim Programına katıldım ama bu konular o kadar derin ki sürekli öğrenci olmayı ve çalışmayı gerektiriyor. Ben de öğrenmeyi, ilerlemeyi ve gelişmeyi seviyorum.
Yazmak ise biraz evvel anlattığım gibi etrafa farlı gözlerle baktıkça bunları yazarak aktarmayı sevdiğimi gördüm. Yazdıkça içimdekileri döktüm ve yazdıkça kendimi buluyordum. Böylece kendimi keşfetme yolunda okumak, araştırmak, yazmak ve düşünmek en büyük tutkum oldu.
Yazı yazmak ise her zaman bana ait ve içimden gelen bir şey oldu ve ben de bu isteğimi takip ettim.
5. Yeni çıkan “Muazzam Şeyler” adlı kitabınızın yolculuğundan bahsedebilir misiniz biraz. Yazma süreciniz, kitabınızın içeriği ve yazma sürecinde karşınıza çıkan zorluklar neydi?
Kitabımın ham hâlini 2019 yılının son aylarında tamamlamıştım. Kısa bir süre sonra Covid19 dünyasına uyandık ve ben de hepimiz gibi zorluklar yaşadım. Hayat bir anlığına sonlandı zannettim. Kendime ait yüzleşmelerim oldu. Yaşamımız birdenbire hiç bilmediğimiz bir şekilde değişmişti. Yaşamı, dünyayı ve elbette kendi dünyamı yeniden tanımlamak gerekiyordu. Son yıllarda kişisel gelişim eğitimlerimi, “Sıfırlanmak” adı altında toplamıştım ve evlere kapanınca elbette ben de online olarak kişisel gelişim ve farkındalık üzerine canlı yayın ve atölyelerimi gerçekleştirdim. Yazmanın dışında sözlü olarak aktarmanın ve bilgilerimi paylaşmanın da çok güzel olduğunu deneyimledim. Evet karşıma çıkan en büyük zorluk Covid19’du diyebilirim.
6. Kitabınızın editörlüğünü yapmış olduğum için sanırım ilk okuyanlardan bir tanesiyim. “Muazzam Şeyler”i özel kılan şeylerden bir tanesi bana kalırsa deneyimlerinizden yola çıkarak yazdığınız satırların yaşanmış olması ve içindeki duygunun gerçek olması. Kitabınız bittikten sonra ilk okuttuğunuz kişi ya da kişiler kimlerdi? Tepkileri ne yönde oldu?
Evet, dediğin gibi kitabımın yaşanmışlığının onu özel kılan en önemli özelliklerinden biri olduğunu düşünüyorum. Yalnız burada şunu söylemem gerekiyor; geçmişte yaşadığım olayları birer dönüşüm hikâyeleri olarak ele aldım. Bence hayat bir dönüştürme ve yeniden anlamlandırma sanatı. Yani geçmişte yaşadıklarım elbette gerçekti; ancak bir yandan kendi hikâyelerime bugünden farklı bir açılımla bakarak, onları yeni anlamlarıyla değerlendirmek çok güzeldi.
Kitabımı yazma sürecimde kendime, topluma, yaşadığımız dünyaya dair gözlemler yapmak ve yazıya aktarmak, tıpkı matruşka bebekleri gibi katman katman bilgileri önüme seriyor ve bu da kalemime akıyordu. Evet “Muazzam Şeyler”in sahiciliği sebebiyle, dönüştürme gücünün olduğuna inanıyorum. Özellikle de karanlığın her gün arttığını hissettiğimiz günümüz dünyasında bir rehber olacağına ve yürekleri ışıtacağına inanıyorum.
7. Siz de mesleğiniz ve ilgileriniz dolayısıyla insan ruhu ve duygularından anlayabilen ve empati kurabilen birisisiniz. Peki sizce insanlar yaşamları boyunca karşısına çıkan şeyleri nasıl muazzam bir deneyime dönüştürebilir?
Aslında bunu, kitabımın içinde her biri birer hikâye olan kendi öz yaşam öykülerimle birlikte aktarmaya çalıştım. Kitabımın amacı buydu; ben yaşamımı dönüştürebiliyorsam bunu herkes yapabilirdi. Temel olarak umudu kaybetmeden hayata devam edebildiğimizde çok büyük bir şeyi başarmış oluyoruz. Tabii bunu yapmak için kullanabileceğimiz birçok yöntem var ve ben bunları gerek yazılarımda gerek danışanlarımla zamanı ve yeri geldikçe paylaşıyorum.
8. Yazarlığın size olan en büyük katkılarından bir tanesi ne sizce? Kitap yazmak isteyenler için önerileriniz nelerdir? Buradan okurlarınıza ve özellikle yazarlığa yeni başlamış olanlara tavsiyeleriniz var mıdır?
Gözlemlemek, ifade etmek ve yazmak insan ruhuna özgürlük ve zenginlik getiriyor diye düşünüyorum. Elbette herkes yazmak ya da sanatla ilgilenmek zorunda değil. Önemli olan kendini neyle ifade ettiğin. Mesela kimisi tarımla uğraşır ve o kadar sever ki! Aslında anahtar yine sevmeye geliyor. Neyi seviyorsanız kendinizi onunla ifade etmek, vaktinizi ona vermek çok güzel bence. Yazmak isteyenlerle yazma ve özgürleşme üzerine eğitimlerimi paylaşıyorum. Temel amaç kendini ifade etmek olmalı. Yoksa kimseyi yazar yapamazsınız. Her şey kişinin kendisine ve gerçek hedefine bağlı. En başta bunu söyleyerek başlıyorum.
Yazmak isteyen gençlere tavsiyelerim öncelikle Sait Faik Abasıyanık veya Yaşar Kemal gibi Türkçeyi olağanüstü kullanan yazarlarımızı dikkatle okumaları ve anadillerini geliştirmeleri. Sosyal medyanın baskın olduğu bu çağda, gençler önce zorlanabilirler ama okudukça seveceklerine inanıyorum. Okumakla başlayarak yavaş yavaş ilerleyebilirler.
9. Okurlarınız “Muazzam Şeyler”i neden okumalı?
Kitabımın kapağında şu sözler yer alıyor;
‘Hayatın bir mucize
Kalbini uyandır ve
Ruhuna dokun.’
Kitabımın ilk okurlarından biri olan değerli bir editör ve benim üniversite ile basın hayatından tanıdığım çok sevdiğim bir arkadaşımın bana aktardığı bu sözcüklerin kitabımı çok iyi anlattığını düşünüyorum. O yüzden de kapağa taşımak istedim. Evet kitabım kalbe dokunan bir özgürleşme, bir uyanış kitabı, bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
10. Kitabınızın içinde sürprizler var mı? Mesela şiirleriniz. Seslendirmiş olduğunuz şiirlerinize ve kendi Muazzam anlarınızdan oluşan videolara nereden erişebiliriz?
Evet metinde şiirlerime yer verdim, bence bu benim için de en güzel sürprizlerden biri oldu. Şiir hayatımın en erken dönemlerinden itibaren var. On dört yaşlarımda Edip Cansever’in ‘Yerçekimli Karanfil’ şiirine ve kitabındaki diğer şiirleri evin bir odasına gizli gizli kapanarak okuduğumu hatırlıyorum. Yüksek sesle okuyor ve büyük bir aşkla çekiliyordum kitabın kelimelerine. Sonra birçok şiir yazdım zaman içerisinde, ancak mantıklı alana geçmeye çabalayarak şiiri hayatımdan çıkardım. Elbette ben çıkarsam da şiire olan ilgim hep devam etti. Antik Mısır şiiri ve Japon haikuları bana hitap etti. Çok sevdiğim Talat Sait Halman sayesinde de antik Mısır şiirini okuma ve inceleme fırsatı buldum.
11. Peki şu anda neler yapıyorsunuz? Yeni bir kitap bekliyor mu bizleri?
Sevgili Göksu, lütfen kitabım yeni çıktı. 🙂 Özellikle Covid19 ve şimdi Ukrayna savaşı ile birlikte dünyanın bu hızlı dönüşüm döneminde biraz nefeslenmek istiyorum. Ama yazmak, okumak ve araştırmak gündelik hayatımın her gününde var. Bir yandan da birebir olarak gerçekleştirdiğim kişisel gelişim eğitimlerimi sürdürüyorum. Bu yoğun süreçlerin ardından şimdiki hedefim kitabımı okurlarıyla buluşturmak. Kızımla vakit geçirmek ve biraz da vakit bulabilirsem dinlenmek elbette. Yeni bir kitap ne zaman olur şu an bilemiyorum.
Potink Kitap olarak bizimle olduğunuz için çok mutluyuz. Röportaj için çok teşekkür ederim.
Rica ederim. Ben de yayınevim Potink Kitap’a ve sevgili editörlerime ‘Muazzam Şeyler’in ışığını hissettikleri ve bana güvendikleri için teşekkür ederim.