STEFAN SWEIG 5’li SET

STEFAN SWEIG 5’li SET

 100,00

Bir Kadının 24 Saati

Riviera’da eşi ve iki kızıyla tatil yapan Bayan Henriette,
Fransız bir gençle aynı anda ortadan kaybolur.
Pansiyonda yapılan yargılayıcı konuşmalar üzerine
yalnızca bir kişi bu durumu normal bulur.
Bayan C. yıllar önce yaşadığı 24 saati,
hoşgörü sahibi bu yabancıya anlatmaya karar verir.
Stefan Zweig bir kadının yaşadığı mutluluğu, tutkuyu, umudu, acıyı ve saplantıyı
yalnızca 24 saatine ışık tutarak anlatıyor.
“Bir insanın yaşamı boyunca tek bir olaya,
tek bir güne takılıp kalmasının tahammül edilmez olduğunu söyleyen
bu yaşlı kadına inanın lütfen.”

Acımak

Teğmen Hofmiller, tayin edildiği Macar sınırı yakınlarındaki bir köyde göreve başlar. Kekesfalvaların evine davet edilir ve o gün, Kekesfalva’nın felçli kızı Edith ile tanışır.
Yaşanan bir talihsizlik sonucu yaptığı gaf ile evden koşarak kaçar.
Acıma duygusu ağır basar ve gönderdiği özür çiçekleriyle birlikte,
Kekesfalvalara gidiş gelişleri bir rutin halini alır.
Artık acıma duygusunun esiri olmuştur.
“Bütün bu mesele benim yaptığım bir beceriksizlik,
Fransızların dediği gibi bir gaf yüzünden başladı.
Sonra bu gafı düzeltmeye kalkıştım.
Fakat insan bir saatin kırılan bir parçasını,
aceleyle yerine takmaya kalktı mı çoğu zaman bütün saati bozar.”

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Yazar R., kırk birinci yaş gününde imzasız bir mektup alır. Yaklaşık iki düzine görünen, yazı biçiminden acele kaleme alınmış olduğu anlaşılan mektup, bilinmeyen bir kadın tarafından gönderilmiştir. Merakı sabırsızlığa dönüşen yazar R., mektubu okumaya başlar.
Stefan Zweig, bir kadının yaşadığı platonik aşkı derin bir psikolojik çözümlemeyle ele alıyor. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, “Böylesine bir aşk gerçek olabilir mi?” sorusunu akıllara getiriyor.
“Sen beni asla tanımayan, bir çamurlu su birikintisinin yanından geçer gibi yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep yoluna devam eden ve her zaman beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?”

Korku

Kendi rutin, burjuva hayatından sıkılan bir kadın, hayatında değişiklik arayışla kocasını bir piyanistle aldatır. Büyük korkusu başına gelir ve sevgilisinin evinden çıkarken karşılaştığı bir kadın tarafından şantaja maruz kalır. Hayatı altüst olur. Derin bir hesaplaşmayla iç dünyasına çekilir.
Stefan Zweig, korkunun insana neler yaptırabileceğini, insanı hangi sorgulamalara götürebileceğini derin bir psikolojik çözümlemeyle ele alıyor.
“Korku cezadan çok daha kötüdür çünkü ceza bellidir, ama korku belirsizdir. İster ağır, ister hafif ceza hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o bitmek bilmeyen gerilimin korkunçluğu kadar kötü değildir.”

Satranç

Dr. B. satrançla tesadüfen tanışmış ve satranç onda hastalıklı bir tutkuya dönüşmüştür. Mirko Czentovic ise bir satranç şampiyonudur. New York’tan Buenos Aires’e giden büyük yolcu gemisinde, bu iki satranç tutkununun yolları kesişir ve kendilerini tüm yolcuların izlediği çekişmeli bir turnuvada bulurlar.
Nefes kesen hikâyesi kitabı elinizden bırakmanıza engel olacak. Stefan Zweig; insan duygusunu yazıya dökme konusunda oldukça başarılı bir yazar.
“Hiçliğe hapsedilen ve öyle bir odada izole edilen insan sabahtan akşama kadar bir şey bekliyordu ve hiçbir şey olmuyordu. İnsan tekrar tekrar bekliyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan bekliyor, bekliyor, bekliyordu, düşünüyor, düşünüyordu, şakakları ağrımaya başlayana kadar düşünüyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan yalnız kalıyordu. Yalnız. Yalnız. Sadece yalnız.”

498 adet stokta

Boyutlar13.5 × 19.5 cm

İncelemeler

Henüz inceleme yapılmadı.

Add a review

50TL
ve Üzeri alışverişlerinizde
kargo ücretsiz
Kampanyamızdan
faydalanmak için
hemen şimdi
alışverişe başlayın!